NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
مُحَمَّدٍ
النُّفَيْلِيُّ
حَدَّثَنَا
يُونُسُ بْنُ
رَاشِدٍ عَنْ
عَلِيِّ بْنِ
بَذِيمَةَ
عَنْ أَبِي
عُبَيْدَةَ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
مَسْعُودٍ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِنَّ
أَوَّلَ مَا
دَخَلَ
النَّقْصُ
عَلَى بَنِي
إِسْرَائِيلَ
كَانَ
الرَّجُلُ يَلْقَى
الرَّجُلَ
فَيَقُولُ
يَا هَذَا اتَّقِ
اللَّهَ
وَدَعْ مَا
تَصْنَعُ
فَإِنَّهُ
لَا يَحِلُّ
لَكَ ثُمَّ
يَلْقَاهُ
مِنْ الْغَدِ
فَلَا
يَمْنَعُهُ
ذَلِكَ أَنْ
يَكُونَ
أَكِيلَهُ
وَشَرِيبَهُ
وَقَعِيدَهُ
فَلَمَّا
فَعَلُوا
ذَلِكَ
ضَرَبَ
اللَّهُ قُلُوبَ
بَعْضِهِمْ
بِبَعْضٍ
ثُمَّ قَالَ
لُعِنَ
الَّذِينَ كَفَرُوا
مِنْ بَنِي
إِسْرَائِيلَ
عَلَى لِسَانِ
دَاوُدَ
وَعِيسَى
ابْنِ
مَرْيَمَ إِلَى
قَوْلِهِ
فَاسِقُونَ
ثُمَّ قَالَ
كَلَّا
وَاللَّهِ
لَتَأْمُرُنَّ
بِالْمَعْرُوفِ
وَلَتَنْهَوُنَّ
عَنْ
الْمُنْكَرِ
وَلَتَأْخُذُنَّ
عَلَى يَدَيْ
الظَّالِمِ
وَلَتَأْطُرُنَّهُ
عَلَى
الْحَقِّ
أَطْرًا
وَلَتَقْصُرُنَّهُ
عَلَى
الْحَقِّ
قَصْرًا
Abdullah b. Mes'ud (r.a)
Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu
söylemiştir:
"İsrail oğullarında
meydana gelen ilk kusur şudur: Birisi, (kötülük işleyen) başka bir adamla
karşılaşır ve ona:
"Ey adam! Allah'tan
kork, yaptığını terk et, çünkü o sana helal olmaz, derdi. Sonra ertesi gün
onunla tekrar karşılaşır fakat dünkü yaptığı, onunla birlikte yemesine,
içmesine ve oturmasına mani olmazdı. Bunu yaptıklarında Allah onların
kalblerini biri birine karıştırdı (Günah işlemeyenlerin kalplerini günah işleyenlerin
kalplerine muvafık kıldı)" Rasûlullah
sonra "İsrail oğullarından kafir olanlar; Davud'un ve Meryem oğlu
İsa'nın dili ile lanetlendiler" diye başlayan ayetleri: "Fakat
onların çoğu taştırlar."[Maide 81] mealindeki ayetin sonuna kadar okudu.
Daha sonra şöyle buyurdu:
"Dikkat ediniz,
gerçekten vallahi siz ya iyiliği emreder kötülükten men edersiniz, zalimin
elinden tutup onu hakka döndürürsünüz ve onu hak üzere tutarsınız (ya da sizin
de kalplerinizi biribirine karıştırır)